miki ve orman
gumleyiyda
Yemyeşil bir ormanın derinliklerinde, sevimli bir ayıcık yaşardı. Adı Miki’ydi. Miki, her gün arkadaşlarıyla oynar, bal arar ve ormanın güzelliklerini keşfederdi. Ancak, Miki’nin en büyük hayali, ormanın ötesini görmekti. Annesi ona hep, “Ormanın dışı bilinmeyen bir yerdir, dikkatli olmalı ve yalnız gitmemelisin,” derdi. Ama Miki’nin merakı büyüktü ve bir gün cesaretini topladı.Bir sabah, güneşin ilk ışıklarıyla uyanan Miki, “Bugün büyük bir maceraya çıkacağım!” dedi. Çantasına birkaç elma, biraz bal ve bir su şişesi koydu. Koca koca adımlarla ormanın dışına doğru yola çıktı.İlk başta her şey yolundaydı. Miki, ormanın kuytularında bulduğu meyveleri topladı, yeni çiçekler kokladı ve kuşların şarkısını dinledi. Ancak bir süre sonra, ağaçlar azalmaya başladı ve etrafında geniş bir açık alan oluştu. Miki, “Ormanın dışı bu kadar geniş mi?” diye düşündü. Biraz ilerlediğinde, karşısına büyük bir nehir çıktı. Su berraktı ama akıntı çok güçlüydü.Miki, “Nasıl geçeceğim bu nehri?” diye endişelendi. Tam o sırada, nehir kenarında yaşlıca bir kaplumbağa belirdi. Kaplumbağa, “Merhaba, küçük ayıcık. Neden buradasın?” diye sordu.